Ülkemizde 12 milyon asgari ücretli ( aileleriyle birlikte ) 48 milyon kitleyi gözünü aldığımızda bundan böyle sinema biletlerine hiçbir şekilde promosyon veya indirim yapılamayacak olması vatandaş açısından kayıptır ve bunun anlamı artık çocuklarını sinemaya götürmek imkanlarının tamamen ortadan kalkması demektir.

Elbette film endüstrisi ve yapımcılar yaptıkları işten para kazanmalılardır ancak devlet bir kez daha serbest piyasa ekonomisi kurallarına aykırı olarak aşırı regülasyon getirerek fazla müdahaleci davranmış, asıl haklarının genişletip, koruması gereken kitlelerin aleyhine bir iş yapmıştır.

Sinema salonları tek tek her birim film yapımcısıyla promosyon veya fiyat indirimi için görüşme yapıp,yapımcının keyfiyetine göre ne kadar olacağı belli olmayan bir promosyon ve indirim yapılacak. Bugün sinema salonları Türkiye’de özellikle uluslararası sermayeli büyük bir grubun elinde.Bu grup ölçek ekonomisi ile yapımcılardan büyük indirim ve promosyon alabilecekken tek salon işletmecilerinin özellikle İstanbul dışında olanların tamamı hiç alamayacak zira onlar yapımcılarla nasıl sürekli yüzyüze iletişim kuracaklar.Böyle profesyonel ekipleri dahi yok.Kurmak isteseler işletme maliyetleri izin vermeyecek.

Promosyon yasağının hükümet ve TBMM tarafından acilen düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu sefer de sinemalar boş kalacak kaybeden yine film endüstrisi ve yapımcılar olacaktır.

Demiştim ve haklı da çıktım.

Bugün Habertürk gazetesindeki haberde aynen şöyle diyordu;

PATLAMIŞ MISIR KRİZİ DERİN DARBE ETKİSİ YARATTI

Sinema sektöründe yaşanan kampanyalı bilet krizi, yılın ilk çeyreğinde ortaya çarpıcı bir tablo çıkardı. Krizin yarattığı derin darbe etkisi, 2019’un ilk çeyreğinde Türk sinemasını son 10 yılın en kötü gişesine mahkum etti.

https://www.haberturk.com/patlamis-misir-krizi-derin-darbe-etkisi-yaratti-2429194

Son 10 yılın ilk çeyrek dönemleri karşılaştırıldığında 2019’un sayısal verileri derin darbenin etkisinin ne ölçüde büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
‘Recep İvedik 6’, ‘Karakomik Fimler’ ve ‘Mucize Aşk’ın gösterimlerinin ertelenmesi sonucu geçtiğimiz yıla oranla izleyici sayısı % 41,8, hasılat ise % 32,8 düştü.
2019’un ilk çeyreğinde kesilen 11.129.591 bilet son 10 yılın en düşüğü oldu.

Ekonomiden biraz anlıyorsanız,bu konunun da sonuçlarının bu şekilde vahim olacağını öngörmeniz için kahin olmanıza gerek yok..

Yasanın resmi gazetede yayınlanmasından sonra sonuçlarının iyi olmayacağını yazmış ve hükümetin acilen yasayı düzeltmesi gerektiğini söylemiştim.

Ancak yalaka ekonomistler ve hükümet yandaşı gazeteler  ve basın her zaman olduğu gibi çok iyi oldu vs. diyerek alkış tuttular.

Bu ülkede ne kadar iş bilmez ,liyakatsız adam varsa hepsi önemli pozisyonlarda görev yapıyorlar.

Özel sektörün içinden gelen ve aynı zamanda işadamı da olan Sn. Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy’un bu tuzağa düşmemesi gerekirdi.

Sonuçlar aslında daha da kötüleşecek zira eldeki promosyonlu ve kampanyalı biletleri kullanmak için son tarih Temmuz ayı. Ondan sonraki aylardaki gişe hasılatları ve seyirci sayıları daha da vahim şekilde düşeceğini buradan bir kez daha belirtmek istiyorum.

Haklı çıkmak değil sorunun çözümünü istiyorum.

Tekraren ‘’Ben kendi adıma promosyon ve fiyat indirimi yasağı kalkana kadar sinemaya gitmeme kararı aldım.

Sizlere de tavsiye ediyorum, davet ediyorum.

Bir ekonomide en büyük güç talep edendir.

Sevgiyle Kalın

Cevat Kabataş

11/04/2019