Cevat Kabataş, İlk parasını 1980 yılında henüz 9 yaşındayken Annesinin üç erkek çocuğu ile birlikte halasının oğlunun kış sömestr döneminde misafir olması ve aşırı yaramazlık yapmalarından rahatsızlık duyarak ”evin önünden geçen simitçi İlhami’yi görüp, sen de git sat ” demesiyle 15 adet simit satarak 22,5TL kazanmıştır. O yaşta ilk kez para kazanması o kadar hoşuna gidecek ki o yaşlarda dilediği her şeyi Anne ve Babasından istemeden kendi kazandığı paralarla alacaktır. İlk saatini ,eşofman takımlarını, spor ayakkabılarını, hırkasını vs kendi başına gidip alacaktır. Hatta 1980 ihtilalini fırından simitleri 1. sırada almak için sabahın 05:00 karanlığında Tokatlı Dursun Usta ile yolda karşılaşıp, ”eve dön ihtilal oldu” ihtilal olduğunu öğrenir ve böylelikle çocuk olarak belki de Türkiye’de ihtilali ilk öğrenenlerden biri olur. Bir çocuk olarak her sabah 05:00’de erken saatte kalkmak kolay iş değildir ancak başarısı için engel ve zorluk olarak görmez…

Ancak simit satmayı basit bir iş olarak görmeyip, rekabetten nasıl ayrışacağına kafa yorar.Ve Karamürsel’den İzmit’e doğru Ereğli, Ulaşlı, Halıdere ve Değirmendere’dek yerleşim birimlerinde simit fırını olmadığını ve oralara kimsenin gitmediğini keşfeder ve tek başına kısa herkesin 1 günde sattığını birkaç saatte satmayı başarır.
Sonra yazlıkları keşfeder ve tek başına her sabah 08:00’de 60 adet simiti 3 saatte yol dahil ( toplam hergün 8 km gidiş geliş ) yaya olarak satar. Oraya kardeşi dahil hiç kimsenin girip, satmasına da izin vermez.Bu durumun profesyonel hayata da yansıması birebir olur.

Bugüne kadar birçok başarılı kişinin hikayesinde benzer işleri yaptığını okuruz fakat bunların çoğunun neredeyse ailedeki ekonomik imkansızlıklar sebebiyle olduğunu görürüz..Cevat Kabataş’ın hikayesi ise çalışma arzusu ve azmi ailesinin ekonomik olarak gayet iyi durumda olmasına rağmen kendi arzulamasıyla ve ekonomik özgürlüğü kazanmak adına yapmıştır.

Yaşı ortaokul seviyesine gelince o yıllarda Türkiye’de olmayan Adidas Trophy ayakkabıları Almanya’dan ,ince katlanır hesap makinasını İsviçre’den getirtir. Müziğe ilgisi nedeniyle henüz 13 yaşında bir çocuk olarak biriktirdiği parasıyla Org almak için tek başına İstanbul’a gider,sınıf arkadaşı Bora’nın evini bulur ve 2 gün kalır,döner.. Fotoğraf çekmeye merak eder ,ilk fotoğraf makinasını daha orta ikinci sınıfta kendi parasıyla alır ve tüm ailenin fotoğraflarını çekmeye başlar. Bu sayede tüm büyüklerinin tek eldeki fotoğraflarını o çekmiş olur..Karamürsel’de gerçek deri mont satılmaz, parasını biriktirip İstanbul Beyoğlu’na giderek satın alır.
Hiçbir yaz dönemi boş geçmemiştir, çalışmıştır. Ama kendine zaman ayırmayı da bilir. Her gün denizde saatlerce yüzmeyi de ihmal etmez. Sabahtan çalışıp, öğleden sonra ise arkadaşlarıyla denizde vakit geçirir.Sandal kiralayarak balık tutar,keyif sürer.

Ekonomik özgürlüğü sayesinde mahallede arkadaşları onun deyimiyle ” aylak aylak otururken ” o kafasına koyduğu her şeyi satın alır, aktivite ve hobilerini gerçekleştirir.Hergün vizyondaki filmleri sinemaya giderek seyredir.

Ortaokul döneminde ise aynı zamanda Babası Cemil Bey İnşaat taşeronu olduğundan ve çok disiplinli bir iş hayatı nedeniyle ekibinden biri gelmeyince işler aksamasın diye zaman zaman inşaatlara gidip çalışır. Cemil Bey her gün saat 04:00’de kalkıp akşam 20:00’lere kadar çok çalışan ve iyi para kazanan bir Taşerondur.Zaman zaman yanında 50-60 kişilik inşaat ekibi vardır. Böyle bir çok çalışkan ve disiplinli bir babanın yanında kimi zaman asansörü kullanır ,kimi zaman kum eler, harç yapar harç verir .Hatta sınavlarına bile bir taraftan harç verip, bir taraftan sınavlarına çalışır. Buna rağmen dersleri çok iyidir, her dönem Teşekkür Belgesi alır, bazen Takdirnameyi kıl payı kaçırır.

Ortaokul sonrası babasının ekonomik durumu iyi olmasına karşın kolejde okuma talebi kabul görmez. Ve lise eğitimine devlet okulunda devam eder.

Lise yıllarında ise Eczacıbaşı grubunun İpekkağıt Selpak ,Solo fabrikasında hurda kağıt ayrıştırma ,ayıklama işi vardır. Onu öğrenir. Yaz aylarında sabah 08:00’de 60 adet simiti alır yazlık bölgede 3 saatte satar ardından saat 15:00 kadar denizde yüzer, keyif yapar sonra da 2. iş olarak İpekkağıt’ta 2. vardiyada gece 24:00’e kadar kağıt ayrıştırma işinde çalışarak 1 günde 2 yevmiye para kazanır. Bu sayede ilk SGK kaydı 1987 yılında yapıldığından bugün 50 yaşında ,yaşıtlarına göre 6-7 yıl erken emekli olmasını sağlamıştır.

Tüm bu hikayeden etkilenen Değerli İletişimci ve Psikolog Prof. Acar Baltaş Hoca,2020 yılındaki en son eseri ”İLK İŞİM” kitabında Kabataş’ın okul dönemindeki hikayesini kayde değer görür ve kitabın 162-164. sayfalarında yer verir.

Liseyi bitirene kadar tek ideali Subay olmaktır. Deniz lisesi ve Kuleli Askeri lisesi fiziksel ve psikolojik tüm mülakatları kazanır ancak şimdi fark ediliyor ki 1985-86 yıllarda FETÖ terör örgütü mensuplarına sorular verildiğinden test sınavlarını kazanamaz, çok üzülür, adeta karalar bağlar. Annesi hep ” Oğlum hayırlısı olsun, demek ki girmen hayırlı değilmiş ” der Lise de harp okuluna girmek için mücadele eder. Kara Harp okulunu sadece 2 puanla kaybeder. Hakikaten de Annesinin ”Her şer de bir hayır vardır ve her şeyin hayırlısı olsun ” sözünün karşılığını üniversiteyi kazanıp gidip ve sonrasında özel sektörde 25 yıl çalıştıktan sonra çok iyi anlar.

 

Subaylık hayali suya düşünce adeta damdan düşer, tek ideali kalmamıştır. Önündeki hiçbir hedef kalmamıştır. Babasının yanında haftada 6 gün inşatta Usta olarak çalışır. Babası durumdan şikayetçi değildir. Ona göre bugün (2021 yılında günlük usta yevmiyesi 250 TL) elde kalmakta, dışarıdan ustalara ödenmemektedir.. Ancak babası Cemil Bey, profesyonel hayattaki başarılarını gördüğünde eğitimin önemini kavrar. Zira kendisi köyünde ilkokul olmadığı için okuyamadığından okuma yazmayı askerde öğrenmiş biri olarak eğitimin değerini geç de olsa fark edecektir.
O kış yaptıkları bir İnşaatın Sahibi ve Mimarı Rahmetli İsmail Bozkurt her gün inşaata geldiğinde babasına okutması gerektiğini, yazık etmemesi gerektiğini sürekli telkin eder.Bu telkinlerden hem babası hem de kendisi etkilenir ve şubat 1989 ayında üniversite okumaya karar verir.Bir taraftan hafta sonları İzmit’te dershaneye yazılır. Bir taraftan gündüzleri inşaatta çalışır ve akşamları ise yorgun haliyle aile dostları Makina Mühendisi Adil Abisinden özel, ücretli matematik dersleri alır. Orada da bir akıl ve strateji ile Adil Abisi ” bu saatten sonra tüm matematiğe odaklanırsan hepsini anlaman ve yapman çok zor olur ancak geometriden 14 soru çıkıyor, ilk 7-8 soruda kolay böylelikle toplamda 24-25 net ile iktisat, işletme bölümlerini kazanırsın ” planı ve taktiği ile en son tercihi Anadolu Üniversitesi örgün eğitim İ.İ.B.F. İktisat bölümünü kazanır. Aslında daha iyi okulları ümit eder ancak o yıl matematik soruları kolay olduğundan yaptığı netler yeterli gelmez.